Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü ve Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) tarafından düzenlenen “Türkiye Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Zirvesi”ne katıldı.
Programa Bakan Akdağ’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof.Dr.Vural Kavuncu, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr.Şuayip Birinci, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ayşe Kardaş, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü İbrahim Barbaros Akçakaya, Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, YAŞAM Müdürü Prof.Dr. Emine Özmete, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Orhan Koç ile üniversitelerden akademisyenler katıldı.
İkincisi düzenlenen ‘Türkiye Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Zirvesi’nin ana teması ‘yaşam boyu sağlık ve sağlıklı yaşam kültürü’ olarak belirlendi. Zirvede daha aktif ve sağlıklı bir toplum için sağlık ve sosyal politikalar alanlarında yapılması gerekenler, konunun uzmanları tarafından tartışıldı.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’de 320 bin kişinin evinde sağlık hizmeti aldığını belirterek, “İyi bir sistem kurmuş durumdayız. Mobil ekiplerimizle ihtiyacı olan gerek aile sağlığı, gerek hastaneler tarafı ile ihtiyacı olan kişilere ağız ve diş sağlığı hizmetleri dahil olmak üzere hizmet veriyoruz” diye konuştu.
“Evinde sağlık hizmeti almaya ihtiyaç duyan bir yaşlıya ya da başka bir kişiye hizmet vermek güzel ama aslında en önemlisi insanların sağlıklı bir biçimde ileri yaşlara ulaşmasını sağlamak” diyen Bakan Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son 4 aydır çok ciddi saha çalışmaları yaptık. Şimdi politika laboratuvarları oluşturmuş durumdayız. Yeni stratejiler belirliyoruz. Elbette kişiler hastalandığında onlara evde bakmak, hastanelerde palyatif yataklar oluşturmak, uzun süreli bakıma ilişkin kabiliyet ve kapasitemizi geliştirmek önemli. Kişilerin sağlıklı yaşaması için yol göstermek, rehberlik yapmak, çevreyi, yaşadıkları ortamı müsait hale getirerek, kişilerin ileri yaşlara sağlıklı olarak ulaşmalarını sağlamak. Şuanda bakanlığımızın ajandasındaki en önemli konu sağlıklı yaşam kültürünün geliştirilmesidir. Bunun için bir genel müdürlük kurmuş durumdayız.”
“Hedefimiz yüzde 80’e ulaştırmak”
Bakan Akdağ, Türkiye İstatistik Kurumu’nun sağlık hizmetlerinden memnuniyet noktasında yaptığı çalışmalara ilişkin, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun yapmış olduğu anketlerde yüzde 75,5 olarak ortaya kondu. Yüzde 39,5 ile almıştık memnuniyet oranını, şimdi yüzde 75,5’tayız. Hedefimiz yüzde 80’e ulaştırmak” dedi.
“Sağlıklı Yaşlanmak Elimizde”
Sağlıklı yaşlanmanın kişilerin elinde olduğunu kaydeden Bakan Akdağ, “Yeteri kadar hareket edersek, beslenmemize dikkat edersek, ruhsal açıdan daha zinde kalmak için bir takım zihinsel egzersizler yapmaya devam edersek hayatımızı daha sağlıklı bir biçimde sürdürme imkânımız var. Bugün Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresi 78’e ulaştı. 2002 yılında ben göreve geldiğimde bu 72 yıldı. Dünyada aşağı yukarı 12-13 yıl içerisinde doğumda beklenen yaşam süresinin bu kadar arttığı çok az ülke var. Hemen hemen hiçbir ülke yok. Bu aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin refah seviyesi artışı ile çok alakalı. Sağlık hizmetleri ile de alakalı, bir bütün içinde bakmak lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Sonuç Bildirgesinde ‘sağlıklı yaşam’a Vurgu Yapıldı
“Türkiye Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Zirvesi”nde açıklanan sonuç bildirgesinde anne karnından başlayarak çocukluk, gençlik ve yetişkinlikte ne kadar sağlıklı olunursa, yaşlılıkta da o kadar sağlıklı olunacağına vurgu yapıldı. Zirvede, hastalıkta koruyucu ve önleyici hizmetler ile erken teşhisin önemi, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, eğitim ve zihinsel aktivitelerle beyin rezervlerinin oluşturulması ve korunması, aktif ve sağlıklı yaşlanmanın temel kriterleri olarak belirlendi.
Sonuç bildirgesinde günde ortalama yarım saat kişiye özel fiziksel aktivite programlarının geliştirilmesine vurgu yapılarak aktif, mutlu, üretken ve huzurlu bir yaşam sürmek için sağlıklı yaşlanma konusunda hem bireysel hem de toplumsal bilinçlenmeye ihtiyaç olduğu açıklandı. Modern toplumlarda yaşlıların dijital olanaklardan yararlanmadıkları, topluma katılım oranlarının çok düşük olduğu, sağlık okuryazarlığında çok dezavantajlı durumda olduklarının üzerinde durulan toplantıda bu sorunlara yönelik eğitim ve hizmet programları üretme konusunda bilgi alışverişi yapıldı.